25 Şubat 2011 Cuma

Parfüm seçen insanlar kaça ayrılır?


Aa böyle bir ayrım mı olur demeyin neden olmasın insanlar her şeyde üçe beşe ayrılırken parfüm kullanırken niye ayrılmasın ki.

Ben kaça ayırıyorum sayayım dedimJ Bu arada tarzı bu ayrımın dışında tutuyorum. Tarzı başka bir yazının konusu yapmak istiyorum. Yani kim ne kullanır, kullanmalı kime ne yakışır bu konun tamamen dışında tutularak sadece seçime göre yaptığım sınıflandırma benim şöyle;

1 Beginner parfüm kullanıcıları: Bu gruptakiler ilk çıkan kokuları keşfetmişler ötesine gitmemişlerdir. Ondan sonra koku yolculuğunda neler oldu, neler değişti kullandığı parfüm hala ona hitap eder mi çok da umurunda olmayan parfüm kullanıcılarıdır bunlar. ’15 yıldır Davidoff kullanırım.  ‘10 yıldır burberry classic kullanırım’ Orda kalmıştır 15 yıldır. ‘Güzel koku mu güzel koku’ o kadarı yeter. Uzun uzun araştırmanın ‘bir de buna kafa yormanın’ anlamı yoktur onlara göre. Bu gruba ben de fazla kafa yormayacağım:)  

2) Trendci parfüm kullanıcıları: Bunlar her yeni çıkana platonik aşıktırlarJ ilk fırsatta denemek isterler. Ben de bu gruptan olduğum için bir torpil yapıp bu grubu da kendi içinde ikiye ayıracağımJ

a) Gerçek koku müptelaları
b) Maymun iştahlılar.

A grubunun koku duyusu fazla gelişmiştir. Güzel koku en büyük mutluluktur. Bunlar üç boyutlu koku alırlar. Kokunun ötesini, arkasındaki büyülü bahçeyi, okyanusu, ülkeyi, renkleri, ışıltıyı görebildikleri için her yeni çıkanı denemek isterler. Kendilerini o mükemmel karışımın içinde kaybetmek, parfüm keşfinde yeniden yolculuk yapmak ve bu deneyimi defalarca konuşmak anlatmak için takip ederler.

B grubu ayakta atıştıran insanlar gibidir. Onu da denedim bunu da denedim onu da yedim bunu da yedim grubudur. A’dan ayıran fark şudur; yorum yapamazlar o parfümle ilgili, üçüncü boyutu göremezler  ve en önemlisi unuturlar. Tek gecelik aşktır o parfüme duydukları.

3)   Marka bağımlısı parfüm kullanıcıları: Bunların öyküleri hazindir. Aslında ne kullandıkları parfüm onları ne de onlar kullandıkları parfümü bir türlü sevememiştir. Ama markadır işte. ‘Ben ne olursa olsun Chanel kullanırım’ grubudur bunlar mesela. Chanel ayakkabı boyası üretse alıp kullanacak kadar kendini markaya emanet etmiştir.  
Bu insanlarla karşılaştığınızda o zoraki anlaşmayı elbise, ayakkabı söylemez belki ama parfüm söyler işte. Eğreti, yapay ve ağır bir koku gelir ki burnunuza. Parfümün ağladığını duyarsınız.  Beğendiğiniz bir koku olsa bile o an duymak istemezsiniz. Ama bitmeyen bir inatla yıllarca bu böyle devam eder. Aslında ağır parfüm yoktur işte bu inat vardır. Bizim burnumuza gelen de bu gizli kavganın kokusudur ve orda durmak o ağır kavga havasını solumak istemeyiz. Biraz daha solusak başımız ağırır ve sorumlusu inatla o parfümü kullanan değil zavallı parfüm olur. ‘Bizim bir öğretmenimiz vardı poison kullanıyordu ay o ne berbat bir kokuydu’ oluverir bir anda. Belki de o parfüm bizim de aşkla bağlanacağımız hatta bizimle bütünleşecek bir parfüm iiken sırf bu yüzden sürgün edilmiş asla kendi tenimizde denenmemiştir bile. 

Bu kadar mı ayrılır aslında daha çok da ayrılır mesela Klasik parfüm kullanıcıları ama o içinde stil barındırır. Yine başa dönüyoruz Tarz başka bir şey o bir sonraki yazının konusu

24 Şubat 2011 Perşembe

ESTE LAUDER SENSUOUS



Este Lauder kremde, parfümde, rujda  hele hele fondotende çok beğeniyor olsam da parfümleri hiç bana hitap etmedi. Hafif,  genelde çiçeksi ama parlak notalardan oluşan parfümleri çok beğeniliyor. Pleasures, dream serisi özellikle. Ama Estee’den beklediğim parfüm daha iyisiydi hep. Nihayet o da geldiJ
Este Lauder Sensious. Uzun zamandan sonra en çok beğendiğim parfüm oluverdi bir anda. Evet yine çiçek var ama bu defa kendine has bir gizem de var ve yeni bir keşif de var. Son dönemde çıkan parfümlerde en çok söylediğimiz ‘Güzel ama biraz şu kokuyu andırıyor’ yok işte bu defa. Zaten kendileri de bu tarifi yapmış ‘Kendine güvenen kadınlar için öne çıkarıcı, sıcak, gizemli…” Bu parfümde ‘kadın kokusu’nu ortaya çıkaran ‘yasemin, zambak, manolya’ olmuş. Sıcaklığını meyve vermiş portakal, mandalina ama parfümde bağırarak ortaya çıkmıyor sadece hafif ve sizi çeken bir geçiş hissediyorsunuz o kadar. Gizemi  baharatlar vermiş her zamanki gibi karabiber ve biraz odunsuluğu ise sandal ağacı. E bi de kokuyu parlatan amber girmiş içine. Tek tek ayrıştırmadan koklayınca, lüks, farklı, ağır değil özel, sizinle bütünleşen ve oldukça kalıcı. Bu defa olmuş bence.  

23 Şubat 2011 Çarşamba

Le Parfume Magnifique

-Canım arkadaşım nasılsın. Ya az önce otobüsteydim biri bindi senin gibi kokuyor aklıma sen geldin. Hemen arayayım  dedim nasıl özlemişim seni nasılsın?

-         Hayatım bu koku nasıl
-         Bakayım aaa bu bizim şirketteki Hamiyet Hanım’ın kokusu aa adı neymiş  hıı o muymuş vay be yıllardır böyle odaya girdin mi oda Hamiyet kokuyor demek ki bu kokuymuş ha!
-         Tamam vazgeçtim almıyorum


-         Aa o kokuyu biliyorum. Sevmiyorum yani eskiden severdim eski erkek arkadaşımın/nişanlımın kokusu o yüzden mümkünse o kokuyu artık duymayayım.

Oysa alışmışızdır çoktan onu hayatımızdan çıkarmış bir şekilde yaşamaya. Anılarla barışık, resimlerle barışık yaşıyoruzdur. Ama kokuyla bir türlü barışamazsınız. Çünkü koku onunla bütünleşir alır sizi ‘ona’ götürüverir.
Koku kimliktir. İlk duyduğunuz yere gidiverirsiniz. O kokuyu nerede duyarsanız duyun kalabalıkta bir telaşe içinde bile yürürken duysanız bir anda zaman durur o ana gidersiniz. Arkadaşınızın kokusudur, annenizin kokusudur, eşinizin kokusudur. Koskoca parfüm üreticileri sanki sadece ona özel üretmiştir öyle giymiştir üzerine.

Koku insanın 6. duyusuna hitap eder. Bundandır parfüm geçen cümlede bile parfüm kokusunun burnumuza gelivermesi. Sadece burnumuzla değil beynimizle koklarız çünkü. Bunun için içinde şefkat, özlem, sevgi, şehvet barındırır. Kimi zaman parfüm serüveni olur esanslar, nadide çiçekler, üç yılda beş yılda bir açan çiçeklerin özleri, vanilyalar karameller, baharatlar, miskler...En farklı, en bulunmayan öz nedir yolculuğu başlar. O özü her defasında aynı tazelik ve notalarla üretme çabası. Hiç kolay değildir bunu yapmak. En nadide çay çiçeğini toplayıp çay yapmak, en güzel tütünü kurutup sigara yapmak gibi değildir. Parfümdür bu. Notalarındaki en ufak bir değişikliği hemen beyin algılar. Mevsim değişikliği, küresel ısınma ile yetişmeyen ya da formu değişen bazı çiçeklerin girdiği birçok parfüm bugün üretilmemektedir. Çünkü artık ilk koku yoktur üretici firma hafızalara yerleşen koku konusunda risk almak istemez. Çabalarsa acımasız bir eleştirinin hedefi olacaktır bilir. Koku hafızası ile oynamak anılarla oynamak, kişinin özeline müdahaledir farkındadır. Usulca o parfümü piyasadan çeker.

Parfüm yolculuğunda hep ‘en mükemmel öz’ aslında peşinden sürükleyen bir şehvet çabasıdır. Bir parfümcü kadınları öldürerek vücut özlerinden alır. Bu şekilde mükemmel özü bulup benzersiz bir parfüm üretmek için. Mitolojik tanrı pan yarı keçi olan hayvansı kokusunu kapatmak için parfüme sığınır. Hiç kolay değildir bu kokuyu kapatmak. ‘Nasıl bir parfüm olmalı ki Pan’ın tanrısal kokusunu bile alt etsin’ serüveni başlar. Oluşturulan Kudra’nın parfümü tüm parfüm sektörünü alt üst edecek kadar sıra dışı ve etkilidir ve tüm parfüm devleri bu sırrın peşine düşer.  

Aslında bunlar beynin ‘artık ne olur’ çabası ile oluşmuş en fantastik hikayeler. Parfüm ötesi fikirler. Bugün kocaman bir sektör durmaksızın çalışıyor. Tüm dünyaya ‘alın kullanın’ kokuları üretiyor. Bazıları da ‘alın bunu giyinin’ kokuları...

Alın giyinin. Elbisenize değil havanıza sinsin. Sizin için üretilmiş olsun. Rüzgar o kokuyu getirirse getirsin tüm hafızalar size çıksın.
Ben o yüzden ‘Belli bir koku tarzım yok. Elime ne gelirse kullanırım’ diyenleri anlamıyorum. Ne kadar güzel giyinirseniz giyinin, en iddialı ayakkabılar, çantalar, aksesuarlar kullanın üzerinize giyindiğiniz bir kokunuz yoksa akıllarda siz değil ayakkabınız çantanız aksesuarınız kalır. Siz o giysileri taşıyan bir silüet olursunuz sadece.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Merhaba:)

Ben bir kozmetik tutkunuyum. Yapım bu galiba ya tutkuyla seviyorum birşeyi ya da hiç dönüp bakmıyorum... Onun için hiçbir zaman ortalama heyecanlarım olmadı galiba:)) Kozmetikle de öyle bir bağım var benim. Ya da daha da özelleştirirsek parfümle. Benim parfümle dansım çocukluktan başladı ve benimle büyüdü büyüdü. Şimdi bakıyorum da benim neredeyse her parfümle ilgili bir fikrim var. E madem fikrim var fikri olanlarla tartışalım, konuşalım paylaşalım istedim:)
Benimle paylaşmak isteyen herkesi burada görmek istiyorum

Sevgiyle:))